KÜÇÜKKÖY- AYVALIK

Ayvalık merkeze yedi kilometre uzaklıktaki Küçükköy veya Yeniçarohori ( Boşnakça karşılığı: Novičarohori ), Ayvalık ilçesine bağlı bir köy iken 1970 yılında belde yapılmıştır. Aynı zamanda halk arasında Sarımsaklı olarak bilinen bölgede yer almaktadır. Belde, 2013 yılında çıkan Büyükşehir Belediyesi Yasası ile aynı adla tek mahalleye dönüşmüş ve Ayvalık Belediyesi'nin mahallesi olmuştur.

Nüfusunun çoğunluğunu 1912’de Karadağ, Saraybosna ve Sancak’tan gelen göçmenler oluşturuyor. 2000'li yılların başında Sarımsaklı'ya yerleşim başlayınca köy neredeyse kendi haline kalmış. Meydandaki esnaf ile konuştuğumda o dönemlerde ciddi ekonomik sıkıntılar yaşandığını, köyde çoğunlukla yaşlıların kaldığını ve gençlerin ise Sarımsaklı'ya taşındığını anlattılar. Küçükköyün son yıllarda ilgi çekmesinin ve ekonomik olarak da hareketlenmesinin nedeni ise 2013 yılında köye yerleşen Uğur Çalışkan'ın, Sanat Köyü Projesi’ni hayata geçirmek için ilk adımı atıması ve sanatçı arkadaşlarına sunduğu bu projeden olumlu dönüşler sağlaması olarak belirtiliyor. Kültür Bakanlığı’nın Türkiye’nin en güzel 5 köyü listesine aldığı Küçükköy, 200 bin köy arasından seçilmiş gerçek bir hazine değeri taşıyor.

Bir grup sanatçının öncülüğünde yeniden yaşam bulan köy, aynı zamanda akıllı köy kriterlerinde bir yerleşim alanı. Küçükköy, Rum mimarisinin hakim olduğu yapılardan oluşan tarihi zengin bir yerleşim yeri. 1924 Nüfus Mübadelesi’ne kadar yaklaşık 400 haneli bir Rum köyü olarak biliniyor. Mübadelenin ardından Balkanlardan gelen Boşnak vatandaşlar günümüze kadar kültürlerini korumayı başarmışlar. Her sokağında eski mimarisi ile bütünleşmiş sanatsal görselliği bulmanız mümkün. Küçükköy, Kent Müzesi, kıraathanesi, meydanı, sanatevleri, boşnak böreği ve yanında sunulan dut şırası ve daha pek çok özelliklerini tanımak açısından uzun uzun vakit geçirilmesi gereken bir yerleşim yeri. Ben Küçükköy hakkında daha fazla bilgilenmeyi sizlere bırakıyor ve gezebildiğim kadar sokaklarından ve müzesinden fotoğrafları sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım sizin de yolunuz bir gün Küçükköy olur

EK OLARAK: Sağlık alanında pek çok projede çalışmış bir hekim olarak aslında proje sözünü duyduğum zaman önce bir tedirgin olurum. Projenin anlamı, hangi alanda yapılırsa yapılsın kabaca ' işte bu şekilde olmalı ve bu çalışmanın teorik ve pratik çıktısı da yaygınlaşmalı, yaşayan ve kendi kendini sürekli izleyen ve geliştiren bir sürece sahip olmalı ' demektir. Yalnızca tekil örneklerle yetinilmesi (eğer alanında zaten tek ve yeni bir oluşum olmadığı sürece) kimi kez değil projenin bitirilmesi ve uygulanması bazen tamamlanması bile olanaksızlaşıp ciddi emek israfına yol açabiliyor. Bu tarz toplumsal projelerin geliştirilmesi ve uygulanmaya çalışılması son derece değerli. Ne kadar ağır emek ve yoğun zaman gerektirdiğinin bilincindeyim. Projeleri sahiplenen kişi ve kurumlar değiştikçe yapılan anlaşmalar vb. de unutulup gidiyor ya da bambaşka bir döngünün içine girilebiliyor.

Kısacası özellikle toplumsal projelerin geliştirilip, yaşama geçirilmesi ancak ve ancak öncelikle o yörede yaşayanların ve sonrasında da ilgili tarafların (yerel yönetimler, partiler, dernekler vb.) hareketlendirilmesi ve bir talep ısrarı oluşturulması ve 'böyle de bir yaşam mümkün' diyenlerin sayılarının artarak, her aşamanın sahiplenilmesi ve yerel düzeyden genel düzeye taşınması için uzun soluklu bir uğraş verilmesi ile olanaklı olabileceği kanısındayım...Ne dersiniz?